4 Hafta Freeletics Running Kullandıktan Sonra

Bir koşu koçu aplikasyonu olan Freeletics Running hakkında daha önce yazmıştım. Bir süre tecrübe edip yaşadıklarımı da yazacağımı söylemiştim. 4 Haftalık sıkı ve istikrarlı bir kullanım sonunda bu uygulamanın başarılı olduğunu söyleyebiliyorum. Lakin beğenmediğim yönleri de var ve malesef eksiler artıları götürüyor. Bu sebeple kullanmaya devam etmeme kararı aldım. Beğendiğim ve beğenmediğim yönlerini öğrenmek isteyenler içinse aklımdakileri aktarmaya çalışacağım…

Freeletics’in bana uygun gördüğü program, büyük ihtimalle herkesin karşısına çıkan standart bir program. Benim için özelliştirmelerde bulunup bulunmadığını anlayamadım. Sanırım sadece dinlenme sürelerini kısaltıp uzatmış olabilir ama bu beklediğim şey değildi. Sürelerim iyileştikçe ve koşu hızım stabilleştikçe antrenman programının değiştiğini görmek isterdim ama malesef bir değişim olmadı. Antrenman programı haftalık olarak belirlendi ve öyle de kaldı. Halbuki her antrenmandan sonra performansıma göre tekrar şekilleneceğini umuyordum.

Öncelikle bana antrenmandan önce veya sonra nasıl hissettiğimi sormasını beklerdim. Yeterince dinlenip dinlenmediğimi bilmeden standart bir programa uymamı beklemesi hoşuma gitmedi. Hatta her koşudan sonra bana “Devam mı, tamam mı?” diye sorabilirdi. Antrenmanlar çok şiddettli başayıp, iyice hafifledi. O kadar hafifledi ki kendimden eklemeler yapma ihtiyacı hissettim. Üç haftanın ardından bir haftalık da dinlenme haftası verdi. Normalde bunu ben de yapıyorum. Dinlenme haftaları çok önemli ama zaten çok hafif bir program uyguluyorduk, bu noktada gereksizdi.

Telefona bağımlı koşmak en başından beri beni zorlayan bir durum oldu. Malesef kulaklık takmak da alışkanlıklarım arasında değil. Telefondan gelen komutları duyabilmek için antrenmanlara kulaklıkla çıkar oldum. Bu durum beni yordu, malesef bu uygulamanın en büyük eksisi bu.

İkinci olarak bahsedebileceğim eksi bir yön de o gün için alternatif bir antrenman önermiyor olması. Günü geldiğinde o güne atanan antrenmanı yapabilir miyim diye endişe içine girdim. Kendi programımı uyguladığımda, kendimi iyi hissediyorsam o günün antrenmanını yapıyor, iyi hissetmiyorsam o günü hafif tempo koşarak geçiriyorum. Bu bana daha sağlıklı ilerleme imkanı sağlıyor. Baharda da yazılı bir programı harfiyen uygulamaya kalktığımda sonucu hüsran olmuştu. Uygulayacağım antrenman programının o güne birden fazla seçenek sunmasını tercih ederim.

Telefona bağımlı olmak ve kulaklık kullanmak bir yere kadar kabul edilebilirdi ama antrenman seçeneği sunmuyor olması veya antrenman sırasını takip etmek zorunda olmam programın sürdürülebilirliğini ciddi anlamda zora sokuyor. Bizler makine değiliz. Günü günümüzü tutmaz. Hatta sabahtan akşama değişen hayatımız antrenmanlarımızı olumsuz etkileyebilir. Bu sebeple o gün nasıl hissettiğimize göre antrenmanlarımızı şekillendirebilmeliyiz. Mesela bugün zorlayıcı bir antrenman yerine hafif bir antrenman yapabilme seçeneğimiz olmalı. Bu sayede yarın daha iyi hissedersek atladığımız antrenmanı ertesi gün telafi edebilir ve daha iyi sonuç alabiliriz. Freeletics bu noktada sınıfta kaldı.

Benim gibi programı harfiyen uygulamakta inatçı biri bile programı devam ettirmekte zorlanıyorsa çabuk vazgeçen biri için işler daha da zor olacaktır… Freeletics Running gelecek vaadediyor ama malesef henüz hazır değil.

Bilgilendirme: Bu konu hakkında yazılmış tüm yazılar “Freeletics” etiketi altında toplanmıştır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s