Salomon Cappadocia Ultra Medium Trail 63K CMT 2021

Yaz mevsimi bizi terk edecek gibi görünmüyordu. Ekim ayına gelmiş olmamıza rağmen hâlâ sıcaktan bunalıyordum. Tabii antrenmanlarımda ister istemez olumsuz etkilenmeye başlamıştı. Sıcak havalar uzadıkça performansım düşüyor ve antrenman yapma isteğimi kaybediyordum. Yarış günü yaklaştıkça haftalık antrenman adedim günden güne azaldı. Hele ki son iki hafta kala neredeyse antrenman yapamaz olmuştum. Daha önce yaptığım antrenmanlara ve iyi koştuğum birkaç uzun antrenmana güvenerek dinlenmeye çekildim.

Hayatta her şey planlandığı gibi gitmiyor. Bazen tek bir beklenmedik gelişme bütün antrenman planınızı sekteye uğratabiliyor. Böyle durumlarda kabuğunuza çekilip hayatınızın normale dönmesini beklemekten başka çareniz olmayabiliyor. Bu yarış da böyle bir döneme denk geldi. Hali hazırda antrenmanlarım iyiden iyiye azalmış durumdayken, çalıştığım iş yerinde bir tadilat başladı. İş yerinin geçici olarak taşınması gerekiyordu. Bu durum, yarış haftası anrenmanlarımı tamamen bırakmak zorunda kalmama sebep oldu.

Dert etmiyordum. Bu mesafeyi daha önce koşmuştum ve bitirememek gibi bir endişem yoktu. Aslında sadece 119 kilometrelik uzun parkura kayıt olmadığıma seviniyordum. 63 Kilometre bir şekilde biterdi de 119 kilometre o kadar da kolay olmazdı. 38 Kilometrelik parkura geçme talebinde bulunmayı düşünebilirdim aslında. Gerçi böyle bir talep için belki de artık çok geçti. Bilmiyorum. Düşünmedim, sormadım da. 63 Kilometrelik parkur için antrenmanlarımı yeterli gördüm.

Okumaya devam et “Salomon Cappadocia Ultra Medium Trail 63K CMT 2021”

ADD Alanya Atatürk Yarı Maratonu 21K 2021

Hemen söylemeliyim, planladığım gibi bir antrenman yarışı olmadı. Türkiye’nin en iyi atletlerinin katıldığı ve rekabetin üst düzeyde olduğu bir yarışta heyecana kapılmamak mümkün değildi. Yarıştan önceki gün daha kayıt masasında, zaten yarışın rengi belli olmuştu. Akşam vakti makarna partisine gittiğimizdeyse, başımı nereye çevirsem elit düzeyde bir atlete denk geliyordum. Malum, Alanya Atatürk Yarı Maratonu ülkemizde düzenlenen en eski ve en prestijli yarışlardan biri. Bunların yanında, Alanya Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği bir organizasyon olması katılıma olan ilgiyi artırmıştı. Biz, 10 saat yolculuk yapmıştık, bir başkası Kilis’ten Alanya’ya 12 saat yolculuk yaparak gelmişti. Bu mevsimde Alanya’nın havası tabii tercih sebebi lakin tek geçerli sebep bu olamaz. Birçok kıymet bir araya gelince 21. Alanya Atatürk Yarı Maratonu cazibe yarışı haline gelmiş.

Hal böyle olunca, hiç hesapta yokken tüm gücümü kullanıp, gelmiş geçmiş en iyi yarı maraton süremi koştum. Antrenmanım yeterli değildi ve henüz hazır değildim ama yine de denedim. Çok değil, sadece 30 saniye daha hızlı koştum. Ama yine de en iyi derecemi geliştirmiş oldum. Yeni sürem; 1:36:34.

Okumaya devam et “ADD Alanya Atatürk Yarı Maratonu 21K 2021”

Salomon Cappadocia Ultra Medium Trail 63K CMT 2018

Neredeyse bir yıl oldu. Bu yarışa ait yarış raporunu yazmayı bu kadar zaman beklemiş olmamın sebebi; yazdıklarım arasında en iyisinin bu rapor olmasını istememdi. Ama ne yazık ki halen istediğim seviyeye gelebilmiş değilim. Bu yarışın 2019 edisyonu, bu hafta sonu koşulacağından daha fazla beklemek istemiyorum. Anlatılması gereken çok şey var. Yeni katılacak olanların bilmesi gereken veya dikkat etmesi gereken birkaç hususu paylaşmam faydalı olabilir…

Yarıştan önceki gece açık alanda yapılan makarna partisi çok keyifliydi. Geç saatlere kadar arkadaşlarla beraber orada vakit geçirmiştik. Varillerin içinde yakılan odun ateşinin etrafında toplanıp sohbet ettik. Vaktin nasıl geçtiğini ve havanın ne kadar soğuduğunu fark etmemiştim. Rüzgar bir saat boyunca sırtıma vurmuştu. Ateş başında olduğumuz için ortamın sıcaklığı beni yanıltmıştı. Kendimi böylesi bir duruma nasıl sokabildiğimi hala aklım almıyor. Ertesi gün koşacağım yarışın heyecanıyla olsa gerek bütün geceyi açık havada tişörtle geçirmiştim…

Okumaya devam et “Salomon Cappadocia Ultra Medium Trail 63K CMT 2018”

Bu Hafta İyice Dinlendim

Nisan ayının ikinci haftasında başlayan koşuşturma, bu hafta başında nihayet bitmişti. İş yerinde yapılması gerekenler ve hayatıma dair ertelediğim mevzular sıraya girmişti. Haftaya yaydığım bir planla, bekleyen her şeyi sonuçlandırdım. “Hiç mi ters giden bir şey olmadı?” derseniz; önemli ve zamanı geldiğinde çözümlenmeyecek hiçbir şey olmadı.

Bir taraftan da bu haftayı, birkaç hafif koşuyla geçip fiziksel olarak toparlanmaya çalıştım. Son yarışın hasar raporu da ortaya çıktı. Geçen aydan kalan sol bacağımdaki ağrıya, bir nezle ve bir de sağ diz ağrısı eklendi. Nezle bir gün vardı ertesi gün yoktu ama hafta sonuna kadar da sürdü. Sağ dizimde başlayan ağrı düz yolda yürürken bir anda ortaya çıktı. Yine geçmişten gelen başka bir sıkıntının hortlamasıydı muhtemelen. Direncin iyice düştüğü bu zamanlarda her ne kadar dikkatli olsam da sürprizler köşe başında bekler.

Okumaya devam et “Bu Hafta İyice Dinlendim”

Banksy Ve Amélie Sevdasına Ayaklarım Şişti

Artık müze gezmeyi bıraktığım için erken kalmama gerek yoktu. Ayaklarım dün fena hale geldiğinden uzun bir uyku çekip toparlanayım dedim. Buraların havasından mıdır bilemem yine erken kalktım ve istesem de uyuyamadım. Hal böyle olunca programımın güzergahını biraz değiştirip sabah ilk iş bir Banksy sokak resmini aramaya gittim. Bu sefer ki çok özel bir çalışmaydı; Fransa’da başörtüsünün kısıtlanmasını protesto mahiyetinde, Banksy, Napolyon’un meşhur resmine kırmızı bir başörtüsü eklemişti. Uzun bir yürüyüşten sonra resmi buldum. Alışıla gelmiş diğer resimler gibi değildi, oldukça büyüktü. Ayrıca birileri bu sefer ki eseri pleksi camla kaplamış ve böylece zarar görmeden korunabilmiş.

Okumaya devam et “Banksy Ve Amélie Sevdasına Ayaklarım Şişti”

Eyfel Kulesi Ve Hotel Des Invalides

Bu sabah biraz ağırdan aldım. Bacaklarım bu tempoya ayak uyduramaz hale gelmişti. Toparlanmak için biraz fazla uyudum ve otelden her zamankinden daha geç çıktım. İlk hedefim ABD’deki Özgürlük Heykelinin benzerini ziyaret etmekti. Bu heykel bildiğimiz heykeli yapan heykeltraşın diğer bir eseri. Sadece ebat olarak daha ufak. Hatta Dorsay Müzesinde aynı heykelin bir boy daha küçüğü de mevcut. Pazar günkü yazımda Dorsay’ın içinde çekilmiş bir fotoğraf paylaşmıştım, o fotoğrafta görülebilir.

Heykele vardığımda yine de erken sayılabilir bir saatti ve ortalıkta kimse yoktu. Ben ve heykel başbaşaydık. Gerçi yüksek bir kaidenin üstüne konmuş olduğundan pek yakından gördüm de diyemiyorum. Yine de heykeli görmüş oldum.

Okumaya devam et “Eyfel Kulesi Ve Hotel Des Invalides”

Louvre Müzesinden Notre Dame Katedraline

Güzel bir güne uyandım. Neredeyse dün koşmamış gibiydim, ne bir ağrı ne bir sızı hissetmiyordum. Keyfim ve enerjim yerindeydi. Güne bu şekilde başlamak bende rahatlık ve mutluluk yarattı. Önümüzdeki birkaç gün Paris’i gezmek istiyordum. Bedenim gezmeyi kaldıramayacak olsaydı, keyfim kaçardı doğrusu. Izdırap çeke çeke dahi olsa en azından birkaç önemli yeri görmeden dönmezdim ya neyse.

Planımda bugün öncelikli olarak Louvre Müzesi’ni gezmek vardı. Bu müze dünyanın en büyük ve en önemli eserleriden bazılarını barındıran bir müze. Giriş sırasının uzunluğu efsanevi boyutlardaymış. Hal böyle olunca Versay Sarayı’ndan tecrübeyle sabahın erken saatlerinde müzenin kapısındaydım.

Okumaya devam et “Louvre Müzesinden Notre Dame Katedraline”

Pazar Günü Ve Yarış

Malum bugün yarış günüydü. Daha sonra detaylı bir yarış raporu yazacağım ama şimdilik genel anlamda bugün neler olduğunu anlatmak istiyorum. Gerçi bugünün büyük bölümü yarışla geçti ama yine de tek mevzu o değildi.

Sabah ciddi erken bir saatte kalkıp yarış alanına gittim. Genel olarak yarış iyi geçti. Daha önceki derecemi üç dakika iyileştirdim. Tabii ki yeterli gelmiyor insana ama hiç yoktan iyidir.

Okumaya devam et “Pazar Günü Ve Yarış”

Versay Sarayında Bir Gün Harcadım

Sabah erkenden kalkıp kahvaltımı yaptım ve çıktım. Bugünkü planım Versay Sarayını ve dönüşte de La Défense noktasını gezmekti. Her iki yer de şehre uzak olduğu için vakit yolda gidip gelirken geçer ve ben de tek bir noktada gezinirsem çok yorulmamış olurum diye düşündüm. Bir aktarma yapıp Versay trenine bindim. Yaklaşık bir saat sonra istasyona vardık. Trendeki herkes saraya doğru ilerlemeye başladı. Ciddi ciddi bir tren dolusu insan saraya doğru gidiyordu. Bu durumu fark edince adımlarımı hızlandırdım. Daha önce sarayın bahçesinde çok sıra oluştuğunu okumuştum, acele edip sıra kapmalıyım diye düşündüm.

Okumaya devam et “Versay Sarayında Bir Gün Harcadım”

Her Şey Yolunda Gidiyor Gibi

İnsanın olumsuzluklara adaptasyonu muhteşem. Bazen ben bile kendime şaşıyorum. Sabah uyandığımda dünkü halimden eser yoktu. Sıcak bir duş ve ardından iyi bir uyku toparlanmama yetti. Gerçi sabah, toparlanmış olduğuma inanmıyordum ama gün içindeki canlılığıma bakınca ister istemez bunu kabullendim. Hatta ikindi vakti bir fırsat oluşunca kısa bir koşuya dahi çıktım. Öyle bir yer keşfettim ki çıkmış olduğum için çok mutluyum. Bu seyahatin en güzel tarafı bu oldu.

Okumaya devam et “Her Şey Yolunda Gidiyor Gibi”