Cuma günü gece yarısından sonra iki arkadaşımla beraber Antalya’ya geldik. Bütün gece yoldaydık. En fazla iki saat uyumuşumdur. Şansımıza güneşli ve güzel bir gün olunca yorgunluğu unutup günü gezerek geçirdik. Lakin stratejik bir hata yapmış olabiliriz, bunu yarın öğreneceğiz.

Yarın sabah Antalya Maratonu (Runatolia) var. On altı haftadır bu yarışa hazırlanıyorum. Haftalar süren bir hazırlık evresini son dakika bir kenara atar gibi, bugün dinlenmeyip gezmemiz gerçekten de stratejik bir hata olmuş olabilir. Dün gecenin yorgunluğunun üstüne bugünü de ekleyerek maraton koşmak pek kolay olmayacak.

Gerçi geçmişte daha zorlayıcı durumlarda da koşmuşluğumuz oldu, sabah erkenden yola çıkıp bir başka şehirdeki yarışı koşup aynı gün geri dönmek neredeyse çok sık yaptığımız bir şey. Aslında burada avantajlı bile sayılabiliriz zira bu geceyi uyuyarak geçirecek ve sabah çok fazla efor sarfetmeden başlangıç çizgisinde olacağız.

Aslında birkaç gündür biraz da keyfimiz yoktu; hava durumu yarış sabahını yağışlı olarak tahmin ediyordu ve bu durum bir haftadır değişmedi. Yağmur, yarış performansımızı olumsuz etkileyecek. Hele ki Lara Plajı’ndan geçerken rüzgara yakalanırsak yarış orada bitebilir bile. Sırılsıklam ıslanmış halde rüzgar altında koşmak zatürreye yakalanmak istemeyen birinin yapacağı bir şey değil. Yağmurlukla koşmayı değerlendirdim ama o kadar süre sonunda bir faydası kalmayacak nasıl olsa. Belki yağmur sadece çiseler diye rüzgarlık denen bir üstle de koşabilirim, buna yarın havanın durumuna göre karar vereceğim.

Şu an yapılması gereken en doğru şey, güzel bir uyku çekip her şartta kuvvetli olmak. Bu sebeple ben kaçıyorum. Yarışta neler olup bittiğini yarın yazarım.

Kaynaklar: Image by Michael Gaida from Pixabay