Bugün, maraton camiasının efsane isimlerinden Eliud Kipchoge, Avrupada düzenlenen bir organizasyonda maraton (42.195 metre) mesafesini 1 saat 59 dakika 40 saniyede koşarak tarihe geçti. Bugüne kadar tespit edilebilmiş, bir insanın ulaşabildiği en yüksek aktivite seviyesini temsil ettiğini düşündüğüm bu sonuç; ben dahil milyonlarca insana motivasyon kaynağı oldu.
Daha önce farklı mesafelerde elde edilen diğer başarılarla kıyaslandığında maraton mesafesi neden bu kadar öne çıkıyor diye merak edenlere kendi görüşümü paylaşmak isterim. En hızlı 50 kilometre ve en hızlı 100 kilometre gibi mesafeler kesinlikle elinizin tersi ile bir kenara atabileceğiniz rekorlar değil elbet. Ama dünya çapında koşuyla ilgilenen insanlar arasında bir araştırma yapılacak olsa çok ciddi oranla maraton mesafesinin tercih edildiği sonucu çıkacaktır.
100 Kilometrede yarışan yüz bin insan varsa, maraton mesafesinde yarışan milyonlarca insan olduğu düşünülebilir. Maratona olan ilginin çok daha büyük olmasının yanı sıra ulaşılmış olan hızın da yüksek olması bu sonuca olan ilgiyi artırmakta. Bu organizasyonda, dönüşümlü olarak Eliud ile beraber koşan atletler oldu ama bu kadar uzun süre, bu hızda hiçbiri tutunamadı. Anlayabilmeniz açısından şöyle bir misal vereyim; Eliud’un iki saat boyunca koştuğu hıza, ben bir anlık bile ulaşamıyorum!
Usain Bolt’un 2009’da 9 saniye 58 salise ile kırdığı 100 metre rekoru; insanlık tarihinde bir milattır. Ulaşılabilmiş en yüksek hızı temsil eder. Hızlı koşabilirsiniz ama o hızda ne kadar koşabilirsiniz? Eliud’un rekoru ise bu dayanma gücünü temsil etmesi açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Artık binlerce insan sınırların insan zihninde olduğu düşüncesini kabul etmiş durumda. Daha dün geceye kadar imkansız olduğu düşünülen ve laboratuar ortamında imkansızlığı ispatlanmaya çalışılan bu rekor denemesi başarıyla sonuçlandı. Yani imkansız olan şey, az önce yapıldı!
Bu bir mucize miydi? Yıllarca bıkıp usanmadan, her sabah, her akşam bu uğurda çalışıp karşılığını almış olmak; mucizeden ziyade Allah’ın bir lütfu olsa gerek. Çalışan kazanır, daha manidar bir söz olurdu. İşte ben de bu noktada heyecanımı kontrol edemiyorum. Çalıştığım sürece kazandığımı yıllardır gözlemliyorum ama daha ileriye gitmeyi hiç düşünmemiş olmamın sebebi; zihnimdeki bariyeri aşamamış olmamdır. Bugün madem ki bir milat, o zaman bu milada yakışanı yapıp kendime yeni bir hedef belirlemek istiyorum. İlk etapta maraton süremi üç saatin altına çekmeği ve sonrasında da bu süreyi düşürebildiğim kadar düşürebilmeyi hedefliyorum.
Önümüzdeki İstanbul Maratonu’nda şu anki durumumu görüp, planımı ona göre şekillendirmeyi planlıyorum. Sadece üç hafta sonra yeni bir düzene geçeceğim ve hedeflediğim doğrultuda çalışmaya başlayacağım. Kendi kendime, Allah’ın izniyle her şeyin mümkün olduğunu söyleyip durmuşumdur. Bugün bu söylemimi daha da geliştiriyorum:
“Allah’ın izniyle her şey mümkün, yeter ki çalışmaya devam et!”
Kaynaklar: Fotoğraf https://ineos159challenge.com tarafından sağlanmıştır.