Hemen söylemeliyim, planladığım gibi bir antrenman yarışı olmadı. Türkiye’nin en iyi atletlerinin katıldığı ve rekabetin üst düzeyde olduğu bir yarışta heyecana kapılmamak mümkün değildi. Yarıştan önceki gün daha kayıt masasında, zaten yarışın rengi belli olmuştu. Akşam vakti makarna partisine gittiğimizdeyse, başımı nereye çevirsem elit düzeyde bir atlete denk geliyordum. Malum, Alanya Atatürk Yarı Maratonu ülkemizde düzenlenen en eski ve en prestijli yarışlardan biri. Bunların yanında, Alanya Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği bir organizasyon olması katılıma olan ilgiyi artırmıştı. Biz, 10 saat yolculuk yapmıştık, bir başkası Kilis’ten Alanya’ya 12 saat yolculuk yaparak gelmişti. Bu mevsimde Alanya’nın havası tabii tercih sebebi lakin tek geçerli sebep bu olamaz. Birçok kıymet bir araya gelince 21. Alanya Atatürk Yarı Maratonu cazibe yarışı haline gelmiş.
Hal böyle olunca, hiç hesapta yokken tüm gücümü kullanıp, gelmiş geçmiş en iyi yarı maraton süremi koştum. Antrenmanım yeterli değildi ve henüz hazır değildim ama yine de denedim. Çok değil, sadece 30 saniye daha hızlı koştum. Ama yine de en iyi derecemi geliştirmiş oldum. Yeni sürem; 1:36:34.
Hadi en başından başlayarak anlatayım. Evvelki hafta Ranatolia Antalya Yarı Maratonu’nda koşmuştum. Pandemi sebebiyle verdiğim uzun aradan sonra ilk yarışımdı. Biraz canlı canlı koşmuş ve keyiflenmiştim. Birkaç hafta ağırdan alıp yoluma devam etmeyi planlıyordum. Lakin Alanya yarışından birkaç gün önce antrenör arkadaşlarımdan biri arayıp sporcu kafilesinde boş kontenjan olduğunu ve katılmak isteyip istemeyeceğimi sordu. Grup olarak yarışlara gitmek kadar beni motive eden başka bir şey yok. Müsaittim ve gelmek istediğimi söyledim. Niyetim, sıradan bir haftasonu antrenmanı yapıp dönmekti. Sadece bu antrenmanı yarışta yapacaktım.
Yarışta hedefim olmadığı için uykumu dert etmeyip, Cuma gecesini yolda geçirerek Alanya’ya gittik. Cumartesi sabah erken saatlerde Alanya Belediyesi’nin önündeydik. Kit dağıtımı için henüz hazırlıklar bitmemişti. Sporcuların saat 10:00 itibariyle gelmesi bekleniyordu ama biz vaktinden çok önce oradaydık. Yakın bir yere gidip kahvaltı yaptık ve dinlendik. Sokaklar bomboştu. Cumartesi günü de sokağa çıkma yasağı varmış gibi görünüyordu. Halbuki buralarda insanlar geç uyanırmış öğleden sonra ortalık iğne atsan yere düşmez bir hal aldı.
Kahvaltıdan sonra grup halinde kitlerimizi aldık. Sanırım yarış kitlerini ilk alanlar bizlerdik. Görevliler de sakin sakin kit dağıtımını tecrübe etmiş oldular. Kafileyle bize ayrılan otele yürüyerek gittik ve odalara yerleştik. Derli toplu küçük bir oteldi ve ziyadesiyle memnun kaldık. Bu arada otel ücretini organizasyon karşıladı, bu bağlamda teşekkürlerimi iletmeyi borç bilirim. Sağolsunlar. Emeklerinden ve misafir perverliklerinden dolayı çok teşekkür ederim.
Cumartesi gününü de gezerek geçirip iyice yordum kendimi. Önce şehir merkezinde dolaşıp sonrasında teleferik ile Alanya Kalesine çıktık. Teleferik biletini, tek yön aldık zira yürüyerek inmeyi planladık. Harika bir plan yapmışız! Aklınızda olsun, Alanya Kalesi’ne teleferik ile çıkıp yürüyerek inin.

Zirveye çıktığınızda bir köyle karşılaşıyorsunuz. Yer yer tadilat altında olmasına rağmen görülecek ve gezilecek bol bol yer var. Şehrin manzarası da buralardan muhteşem görünüyor. Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız bir tam günü burada geçirebilirsiniz. Tabii biz akşam erken yatmak istediğimiz için oyalanmadan Belediyenin önüne döndük. Gitmemiz gelmemiz beş saat sürdü. Gezilecek çok yer vardı, unutmayın. Hızlı hızlı beş saat sürüyor.
Belediyenin önünde makarna partisine katıldık. Sıra vardı ve bir çok kişi maske takmıyordu. Sıraya girmek istemedim ama kafilecek bir alan oluşturulunca ben de makarna alabildim. Bu sorumsuzca tavırlar yarış gününün tehlikeli olacağının habercisiydi. Arkadaşlarımı bu konuda uyardım ve yarış gününün planını bu doğrultuda yaptık.
…
Sabah erken bir saatte kalkıp kahvaltı yaptık. Yarışa dair büyük bir beklentim olmadığından yediğime pek dikkat etmedim. Yumurta, salatalık, domates, peynir, zeytin, reçel ve birkaç dilim ekmek yedim. Bir bardak da çay içmişliğim var. Normalde bunların bir çoğunu yemezdim ama dediğim gibi oldukça rahattım çünkü yarıştan büyük bir beklentim yoktu.
Yine kafileyle beraber yürüyüş mesafesindeki yarış alanına gittik. Yarış alanı Antalya Belediyesi’nin hemen önündeydi. Üç arkadaş gruptan ayrılıp uzakta ısınmaya başladık. Yakınlardaki bir caminin lavabosunu kullandık ve son hazırlıklarımızı yaptık. Hava ısınmış ve güneş kendini iyice göstermeye başlamıştı. Saat sabah 10’a yaklaşırken koşucular başlangıç alanında yerlerini almaya başladı.
Biz üç arkadaş yine en arkada kaldık. Antalya’dan tecrübeliydim. Sondan başlamak kadar güvenli bir alternatif yok. Daha yarış başlamadan neredeyse herkes maskelerini attı. Önler kalabalıklaştı. Biz arkada bekledik.
Saygı duruşunun ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, önceden belirtildiği gibi tam olarak saat 10:00’da yarış başladı. 3 Saniyede bir başlangıç planı işlemedi. Sunucu bayanın çok sert uyarılarına rağmen başlangıç alanı karıştı. Artık yapacak bir şey yoktu, herkes kalabalığa karıştı. Tabii biz ve bizim gibiler hariç!
Ağır ağır hareket ederek parkurun seyrekleşmesini bekledik ve sonra hızlı bir çıkış yaparak yarışa başladık. Önümüzdeki ilk 4 kilometre parke taşlıydı ve hafif yokuş yukarı gibiydi. Muhtemelen %2-3 eğime sahiptir. Güneşi tam karşıdan alıyorduk. İlk kilometreler olduğu için önemsemedim ama ikinci turda buradan geçerken yavaşlayıp dinlenmem gerektiği doğrultusunda bir plan yaptım. Zira hem yokuş yukarı koşacak hem de güneşe karşı olacaktım. Nabzımı çok yükseltmek istemiyordum, sonrasında gidilecek daha yol olacaktı.
İlk dönüşten sonra ısınmış ve ritim tutturmuştum. Arkadaşlarımdan biri bana yetişmişti. Beraber koşmaya başladık. Başlangıç alanının yakınından geçip büyük bir daire çizdikten sonra tekrar başlangıç çizgisinden geçtik. İlk tur tamamlanmış oldu. Bu geçişte ilk kez su aldım. Hava sıcaktı ama su içmeye erken başlamak istemedim. Bir iki yudum su içtikten sonra şişede kalanını başımdan aşağı döküp serinledim. Tekrar güneşe doğru koşmaya başladığımdaysa ilk turda planladığım gibi biraz yavaşladım. Nabzımı sadece birkaç puan düşürebildim ama hiç değilse daha fazla yükselmesini engellemiştim.
Yolun sonundan döndükten sonra kalan tüm gücümle koşmaya başladım. Yarışın başında koştuğum hızları yakalıyordum. Zira son birkaç kilometreye kadar da hızımı korudum. Lakin susuzluk hissi baskın gelmeye başladı. Dudaklarım kuruyordu artık. Yol boyunca su ikmal noktasıyla karşılaşmamıştım. Başlangıç çizgisinin yakınından son kez geçerken bir bayanın yere su şişeleri koyduğunu gördüm. Su dağıtımı olduğunu düşünerek, görür görmez atılıp bir şişe kaptım. Kaptım ama bayan şaşırdı. Ben de utandım. Tanımadığım birinin su şişesini gasp etmiş olabilirim! Bayan: “alın alın” diyerek beni rahatlattı. Ben de hızlıca teşekkür edip yola devam ettim. Bütün bu olay bir saniyede oldu. Bayan kimdi ve suyu ikram edecek miydi bilmiyorum. Organizasyonun o esnada su getirdiğini düşündüm ama muhtemelen seyircilerden biriydi sadece. Allah, ondan razı olsun diyebilirim. En çok ihtiyaç duyduğum bir anda suya kavuşmuştum. Bir iki yudum içtim, birazını başıma döktüm ve şişenin kalanını yanımdaki arkadaşıma verdim. Oda arkadaşımdı, bu sebeple şişeyi paylaşmak çok kötü bir fikir gibi gelmedi bana. Sudan ikimiz de nasiplendik.
Bu ferahlamadan sonra hızım bir kez daha arttı. Son iki kilometreye girdiğimde, yenilenmiş ve enerji dolu bir şekilde koşmaya başladım. Önümdeki birkaç kişiyi o arada geçtim ve bitiş çizgisinden sakin sakin geçerek yarışı tamamladım.
Maskemi atmamış, dirseğime takarak koşmuştum. Hemen maskemi tekrar takıp, kalabalıktan uzaklaştım. Arkadaşlarla buluştuk. Yakındaki büfeden su ve yiyecek bir şeyler aldık. Gölge bir yer bulup biraz uzanıp dinlendik. Sürem 1 saat 36 dakika 34 saniye olmuştu ve bu süreden çok memnundum. Aslında 1:38:00 gibi bir sürede bitirmeyi öngörmüştüm. Bir iki dakika bile büyük fark. Şöyle anlatayım; 1:30:00’ın altı ciddi koşucuların elde edebileceği bir baraj süresi. Ben bu süreye 6 dakika yaklaşmış oldum. Tabii ki hayalim bir gün o süreleri elde etmek.
Yarış bitmişti ama benim için yapılacak son bir şey daha vardı. Doğruca plaja gittim ve güneşli bir Mart gününde, Alanya’nın muhteşem denizinde yüzdüm…

“ADD Alanya Atatürk Yarı Maratonu 21K 2021” için bir yanıt