Runtalya Antalya Maratonu 42K 2023

Kendimi çok hırpalamışım. Zaman zaman sağ dizimin ağrısı uykumdan uyandıracak kadar artıyor. Bazen de farklı farklı kasların kasılarak canımı yaktığı oluyor. Nasıl oldu da bu hale geldim diye düşünüyorum. Hâlbuki en iyi süremden de on dakika yavaş koştum. Antrenman eksikliği olduğunu sanmıyorum. Her zamanki rutin programımla hazırlandım. Hava şartları veya parkurun da olumsuz bir etkisi olmadı. Beslenmemle alakalı bir problemim de yoktu. Aklımda bir iki ihtimal var ama emin olamıyorum. Galiba sadece yaşlanıyorum. Her yıl, iki dakika yaşlanıyor olabilirim. En iyi süremden on dakika yavaştım ve bu süreyi elde edeli beş yıl oldu. İnsan yine de yaşlandığını kabul etmekte zorlanıyor bu sebeple başka bir sebebi olmalı diye düşünüp duruyorum…

Yarış vakti gelene kadar çok iyi hissediyordum. İyi bir uyku uyudum. Erken kalkıp her zamanki gibi hafif bir kahvaltı yaptım. Yeteri kadar su içtim. Lavaboya gittim. Hava çok çok iyiydi ve ben de çok rahattım. Başlangıç alanına koşarak gidip biraz ısındım. Bir süre esnetme ve birkaç artırma yaparak ısınmamı tamamladım. Yarışın başlamasına on dakika kala tuvalete gitme ihtiyacı hissettim. Ortalık çok kalabalıktı. Gitsem sıra beklemek ve aceleye getirmek zorunda kalacaktım. Gitmesem kesin yolda sıkıntı çıkacak gibi görünüyordu. Aksilik işte, her şey yolundayken bir anda strese girdim.

Şansımı zorlamamaya karar verip, yarış öncesi tuvalete gitmeye karar verdim. Nasıl olduysa hiç sıra yoktu ve çok hızlı bir şekilde işimi gördüm. Rahatlamıştım ama hâlâ stresliydim. Nedense gerginliğimden kurtulamamıştım. Başlangıç alanına dönüp hızlıca bir iki fotoğraf çektim. Telefonumu cebime koyarken geri sayım başlamıştı bile. Başlangıç alanında karşılaştığım arkadaşlarla son son selamlaşıp, birbirimize başarılar diledikten sonra yarış başladı.

Geç geldiğim için gerilerde kalmıştım. Bu sebeple yavaş başlamam gerekti. Fakat katılım nispeten az olduğu ve başlangıç alanı geniş olduğu için çok problem olmadı. Daha ilk kilometrelerde hızımı oturtup yerimi sağlamlaştırmıştım. Çevremde koşanların hızına ayak uydurup sakinleşmeye çalıştım. Birkaç kilometre sonra yarış gerçekten başladı. Zira bedenim ve zihnim yarışta olduğumuzun farkına ancak vardı.

Beş kilometrede bir, bir jel kullanmayı planlamıştım. Ve yarışın sonuna kadar da büyük oranda bu plana sadık kalabildim. 5, 10, 15, 20, 25 ve 35’inci kilometrelerde bir jel tükettim. İlk jeller normal son iki jel kafeinliydi. Yarışın başlamasına yakın, iki adet meyveli bar ve iki adet tuz hapı kullanmıştım. 20’nci kilometreden sonra güneş yakmaya başladığı için yanımdaki 6 (altı) adet tuz hapını da bir anda tükettim. Havanın değişmiş olması sürpriz oldu zira hiç tuz hapı almamayı bile düşünmüştüm, ne olur ne olmaz diye yanımda taşıyordum. İşin açıkçası yeterli gelmemiş olabileceğinden şüpheleniyorum. Güneş bir anda kendini göstermiş ve hızlıca yakmaya başlamıştı. Daha geçen hafta üç kat kıyafetle antrenman yaparken bir anda bu derece bir sıcakla karşılaşmak bünyeme iyi gelmedi. Hızım bu esnadan sonra ciddi anlamda düştü.

Antalya, maraton için mükemmel bir yer. Bu şehri seviyorum, yarışın başlangıç alanını seviyorum, parkurunu seviyorum, inişini de çıkışını da seviyorum. Bahar maratonu koşmak da bana daha sıcak geliyor. Kısacası yılda bir yarış koşacaksam Antalya’da maraton koşardım. Ama her gülün dikeni olduğu gibi Antalya Maratonu’nun dezavantajlarından biri de güneşli bir güne denk gelme ihtimaliniz. Tabii Antalya’nın güneşi de kendini hissettirir! Buna her zaman hazırlıklı olmak lazım. Son bir hafta tüm hava durumu tahminleri, gök gürültülü sağanak yağmur olacağı yönündeydi. Ama Antalya bir kez daha bizi güneşli yüzüyle karşıladı…

Yarışın ilk yarısı hiç problemsiz ve planladığım hızda geçmişti. Az çok parkuru bildiğim için tamamen yarışıma odaklanmıştım. Her şey yolundaydı. 21’inci kilometredeki dönüş noktasına yaklaşırken. Güneşin ve yorgunluğun da etkisiyle yarışın bu hızda bitmeyeceğini anlamıştım. Su dağıtım noktasından kapaklı bir şişe aldım. Biraz içip şişeyi atmak yerine elimde tutarak koşmaya devam ettim. Hava gerçekten ısınmıştı ve bu beni olumsuz etkiliyordu. Bol bol su içmeye çalıştım. Tuvalete gitmek zorunda kalacak olsam da susuzluğun daha büyük problemler yaratacağını iyi biliyorum. İşte bu esnada elimdeki 6 adet tuz hapını hemen kullandım. Bütün şişeyi de yavaş yavaş içtim.

Dönüş noktasını geçer geçmez, seyyar tuvaletler dikkatimi çekti. Hiç tereddüt etmedim ve hemen girdim. Yarışın devamında da su içmeye devam edecektim ve hazır denk gelmişken fırsatı değerlendirdim. Burada bir veya birkaç dakika kaybettim, doğrudur. Durduğum için eski hızıma geri dönemedim, doğrudur. Ama yarışın bütününü kurtardım! Birkaç dakika feda etmekten kaçınmış olsaydım ve tuvalete gitmemek için su içmeye çekinseydim; muhtemelen yarışın sonunda duvara çarpardım. Bu fedakarlığı yapmış olmama rağmen kaslarımın zarar gördüğünü, yarıştan bir hafta sonra bile ağrıyan bacaklarım çok net ifade ediyorlar. Doğru bir karar vermiş olduğum için mutluyum.

Dönüş yolunda hiç bir problem yaşamadım. Sadece planladığım hızdan daha yavaş ilerliyordum. Tekrar durmak zorunda kalmadım. Yürümek zorunda kalmadım ve enerjim yerindeydi. Hatta son kilometrelerde daha canlı ve daha hızlıydım.

Türkiye’de maraton koşuyorsanız, yalnızsınızdır. Yalnızlığa alışmalısınız. Özellikle yarışın sonuna doğru etrafınızda kimse kalmaz. Görevliler bile, bir kenara çekilir. Sadece birkaç sabırlı gönüllü bekler sizi. Ellerinde malzeme kaldıysa size uzatmaya çalışırlar. O insanlara gülümsemeye çalışırım. Muhtemelen suratımdan düşen bin parça modunda ilerliyorumdur. Bitkin ve bıkmış bir şekilde koşan, somurtkan birilerini görmek istemezler herhalde.

Yarışı bizden çok önce bitiren yarı maratonculardan da geriye pek bir şey kalmamıştı o gün. Yol boyunca sürmüş olduğunu tahmin ettiğim çılgın bir partinin kalıntıları misali yollarda uçuşan konfetilerden başka; markasını bilmediğim birkaç enerji jeli ambalajı, kullanılıp atılmış pankartlar ve benim gibi miadı dolmuş birkaç eski atlet kalmıştı geriye.

3 saat 35 dakika gibi bir sürede bitiş çizgisine ulaştım. Dinlenme alanına doğru ilerlerken, bacaklarım pes etmişti. Bulduğum müsait bir yerde çimenlere uzandım. Ancak o zaman çok yorulmuş olduğumun farkına varabildim. Uzun bir hazırlık dönemi sonunda, ulaşamadığım bir hedefim ve pes etmiş bacaklarımla başbaşaydım. İçimden, “Bir sonraki yarışa, daha iyi hazırlanarak geleceğim.” diye geçiriyordum…

Runtalya Antalya Maratonu 42K 2023’ için 7 yanıt

  1. En üst tempoda, fitlikteki hız mesafede insan 30 yıl bu düzeyi korurmuş (Belgesel bilgisi). Yaşlanmak değil, gününde olmamak diyebiliriz.
    Diz için şüpheliler arasında ayakkabıyı da koymalı.8 Mart 2023 Antalya maratonu kıştan çıkış, öncesi antrenmanlar genelde serin havada geçmiştir.Tebrikler 🏃🙋‍♂️🧿

    Beğen

    1. Çok teşekürler. Ayakkabı konusunda haklısınız, şüpheliler listemde yer alıyor… Yaşlanma konusunda pozitif bakış açınız için de teşekkür ederim. Umarım sadece günümde değilmişimdir. 😀

      Beğen

      1. En son çocukluğumda böyle hevesle blog okumuştum, başarılarınızın devamını dilerim ve benim gibi max rekoru 45 dk da 3-4 km koşmak olan heriflere motivasyon oluyorsunuz

        Liked by 1 kişi

Yorum bırakın