N Kolay İstanbul Maratonu 42K 2021

Bu yarışa dair anlatılabilecek pek fazla bir şey yok. Çünkü bu yarışın herhangi bir antrenmanımdan farkı yoktu benim için. Aslında koşmayı da pek istemedim ama yine de koştum. Aradan geçen iki yılın ardından, aklımda kaldığı kadarıyla yaşadıklarımı paylaşmaya çalışacağım…

Yorgundum. Bu yarışa dair aklıma gelen ilk şey, çok yorgun olduğumdur. Tabiri caizse, ayakta duracak halim yoktu. Yarışa gidip gitmemek arasında kalmıştım. Gitmemek daha doğru bir tercihti ama katılıp yavaş yavaş koşabileceğimi düşünmüştüm.

Antrenman düzenimin bozulmuş olması, Kapadokya‘dan yorgun çıkmış olmam ve son iki haftadır ayakta duracak halimin kalmayacağı kadar yoruluyor olmam dışında maraton koşmama bir engel yoktu. Engel yoktu ama nasıl koşacağımı hiç düşünmedim. Spor hayatıma deneysel yaklaşımlarımdan bir yenisi daha eklenmiş oldu. Fiziksel olarak tükenmiş ve antrenmansızsanız bir maratonu nasıl koşarsınız? İşte bu maraton, bu sorunun cevabı oldu.

Aslında amacım deneysel bir yaklaşım değildi elbette. Hayat şartları veya hayatın getirdikleri beni bu cevabı bulmama mahkûm etti. Cevap çok basit: “İlk 30 kilometreyi koşarsınız ama sonrasında sürünürsünüz.”

Bu yarışa geçen yıl kaydolmuştum. Planımın aslı antrenmanlarımı düzgün yapıp, Kapadokya‘daki yarışı antrenman olarak kullanmaktı. Kapadokyada işler beklediğim gibi gitmeyince, domino taşları misali yıkım devam etti. Kapadokyadan önceki hafta iş yoğunluğum sebebiyle antrenman yapamadım. Kapadokya’da bir şeyler ters gitti ve yarışı tükenerek tamamladım. Sonraki haftalarda dinlenmem gerekirken fiziksel olarak yoğun bir şekilde çalışmak zorunda kaldım. Tabii olarak antrenmanlarıma yeteri kadar vakit ve güç ayıramadım. Çünkü her gün yeni baştan yoruldum ve bu sebepten dinlenebildiğim maksimum seviyede dinlenmeye çalıştım. Malesef yeterli olmadı.

Yarış sabahı saat 05:00’te uyandım. Hafifçe beslenip 05:40 sularında evden çıktım. Arkadaşlarla beraber 08:00 civarında Üsküdar’a vardık. Aracımızı otoparka bırakıp, belediyenin tahsis ettiği otobüslerle köprüye gittik. Köprünün üstündeki başlangıç alanına ulaşmamız 10-15 dakikayı buldu. Daha önceki tecrübelerimden bildiğim için çanta bırakmak niyetinde değildik. (O zamanlar İstanbul Maratonu’nda çanta bırakmak çok zordu.) Çanta kargaşası hınca hınç sürerken başlangıç alanında yerimizi aldık.

Geçen yıl kaydolurken maratonu 3 saat 30 dakikada bitireceğimi öngörmüştüm. Daha sonra bu süreyi revize etmek istedim ama böyle bir değişiklik malesef yapılamıyordu. Koşamayacağımı bile bile mecburiyetten bana gösterilen alandan çıkış yaptım.

Hava iyiydi, koşmak için uygun şartlar mevcuttu. İlk kilometrelerde kendimi çok iyi hissediyordum. Yine de zorlamadan devam etmek niyetindeydim. Lakin ilk 10 kilometre sonunda kalabalığın akışına katılmıştım. O gün için haddim olmayan bir hızda ilerlemeye devam ettim. Yarış ortamı insanı her zaman yanıltır. Yıllar sonunda bile hala bu hataya düşüyorum. O günkü seviyeme göre koşmam gerekirken ortama ayak uydurdum.

15 Kilometreyi geride bıraktığımızda kendimi 15K bitiş çizgisinde buluverdim. Silkelenip geri dönmeye çalıştım. Dalgınlıkla kalabalığa uyup 15K koşanlara takılıp bitiş çizgisine geldiğimi düşünüyordum. Şaşkın ördek gibi sağa sola bakındım diyebilirim. Lakin başka bir yol görünmüyordu. Geri döndüm, bir görevliye sorma ihtiyacı hissettim. Görevli iki gurubun da aynı yerden ilerlediğini söyledi. Kafam iyice karıştı. 42 Kilometre koşanların 15K bitiş takından geçmesi saçma olurdu. Etrafıma bakındım, herkes birbirine bakıyordu. Devam etmeye karar verdim. İlerden gideceğim yola geçerim diye düşünerek 15K bitiş takından geçtim. Bir süre sonra 42K ve 15K ayrım tabelaları çıktı karşıma. Bu esnada söylendim, kimse kusura bakmasın. Dengem bozuldu, Adrenalin’in etkisiyle hızım arttı ve nabzım yükseldi. Hızlı gittiğimi fark etmem uzun sürdü. Sakinleşmeye gayret ettim. Tekrar ritmimi yakalayana kadar neredeyse dönüş yoluna gelmiştim.

Yolda birkaç arkadaşla karşılaşıp selamlaştık. Keyfim yerindeydi. Gücüm tükenecek gibi gelmiyordu bana. Ama 30’uncu kilometreden sonra meşhur sahil yolu rüzgarını yemeye başladım. Enerjimi çok hızlı bir şekilde tüketti. Sadece birkaç kilometre sonra dizlerim dahi üşümüştü. Hızımı ne kadar düşürürsem düşüreyim enerjim yerine gelmiyordu.

Son 10 kilometre her türlü biterdi, dert etmiyordum. Mental bir savaş başladı içimde. Buradan sonrasını yürüyerek bitirmemin hakkım olduğu düşüncesi ağır basıyordu. Son haftalarda biriken yorgunluğumun üstüne son on kilometreyi yürümem gayet normal geldi bana. Zaten motivasyonum da zayıftı. Ben de yarışı terk etmek yerine yürüyerek bitirmeye karar verdim.

Yarış benim için bitmişti ama esen soğuk rüzgarı hesaba katmamıştım. Yol boyunca buz kestim. Yarışı bitirdikten sonra üst üste giydiğim iki mont bile ısınmama fayda sağlamadı. 4 Saat 39 dakika’da bitirdiğim bu maraton hayatım boyunca koştuğum en zor maratonlardan biri oldu. Zira bir yarışı yürüyerek bitirmek kadar berbat başka bir şey yoktur. Yarışı bırakırsın daha iyidir.

Neyseki grubumuzdan başka kimse sıkıntı yaşamadı. Durumu en kötü olan bendim. Ben de bu duruma oldukça alışığım, dersem yanlış olmaz sanırım. Hata üstüne hata yaparak yaşayan biriyim, tek iyi tarafım aynı hatayı iki kere yapmıyorum. Spor hayatımı bir deney laboratuvarına çevirmiş olduğumu anladığım uzun yıllar oldu. Bilmem kaç kere tamamen tükendim. Bilmem kaç kere aylarca koşamaz oldum. Bilmem kaç kere koşuyu tamamen bıraktım. Sonra döndüm dolaştım ve yeni baştan başladım.

Uzun lafın kısası bir süre iyice dinlenip, yine sıfırdan başlamam gerekecek. Zaten şu sıralar başladığım noktaya geri dönmüş gibiyim. Ama bu sefer yeni bir deney var aklımda, çok marjinal bir antrenman planı. İşe yarayıp yaramayacağını denemeden bilemeyeceğim. Yani; akıllanmış değilim, ya daha iyisi ya da hiç!

N Kolay İstanbul Maratonu 42K 2021’ için 2 yanıt

  1. Yeni antrenman planı daha kısa mesafe ama hıza dayalı.Veya tam tersi uzun mesafe ama daha yavaş.Veya ortası.Plandan bahsetmen için zorlamayım ama o plan sonrası ilk maraton, yarımaraton sonucu işe yarayıp yaramadığı şimdiden merak ediyorum.

    Liked by 1 kişi

    1. Teşekkür ederim. Evet, daha kısa mesafe ama hıza dayalı şeklinde olacak. Haziran itibariyle veya en geç ekim ayından sonra bu planı uygulamaya koymayı düşünüyorum. Bir aksilik olmazsa planımdan bahsettiğim yazılar da yazıyor olurum.

      Beğen

Yorum bırakın