Garmin Runfire Salt Lake Ultra Trail 40K 2019

Geçtiğimiz pazar günü, Uzunetap ekibinin düzenlediği Garmin Runfire Salt Lake Ultra Trail’da 40K koştum. Salt Lake Ultra, namıdiğer Tuz Gölü Ultra Maratonu, Tuz Gölü’nün kıyısında kurulan kamp alanından başlayıp gölün içlerine doğru devam etti. Kuru hava ve yakıcı güneş altında düzenlenen bu koşu yarışı her sene olduğu gibi yine büyük bir coşkuyla geçti. Koşuyu ve kamp yapmayı sevenlerin özellikle tercih ettiği bu organizasyonda yaş kategorisinde üçüncülük elde ederek hayatımda ilk kez kürsüye çıktım.

O gün Tuz Gölü’de bir kez daha huzur dolu bir sabaha uyanmıştım. Yaz mevsiminde gündüzleri aşırı sıcak olan bu coğrafya, sabahları ise serin bir esintiyle insanı mest eder. Şehrin gürültülü atmosferinin tam tersine; sessiz ve sakindir. Bu anlarda insanın içini huzur kaplar. Sanırım doğada kamp kurup, açık havada uyanmış olmanın en güzel yanı da bu olsa gerek.

Geçen yıl Tuz Gölü’nün doğasını hafife almak bana pahalıya mal olmuştu. Bu sebeple dersimi iyi çalışmış ve her dakikayı planlamıştım. Gün doğar doğmaz insanlar yarış hazırlıklarına başlayacak ve ortalık bir anda bayram yerine dönecekti. Bu sebeple, kalabalığa kalmayayım diye, erkenden hazırlanmaya başladım. Yarışın başlamasına daha uzun bir süre varken, hem mental hem de fiziksel olarak hazırdım.

Gün ağarmaya başladığında; Güneş, henüz Tuz Gölü’nden görülemiyordu. Işık, gölün etrafını çevreleyen dağların arkasından yavaşça belirdi. Yayılan ışık hüzmeleri pembe, kırmızı ve kavuniçi renklere ayrılıyor, baktığınız her yeri bu renklerle beziyordu. Kesinlikle görmeye ve havasını solumaya değer!

Yarış sabah yedide başlayacaktı. Başlangıca yarım saat kala anonslar yapılmaya ve insanlar alanda toplanmaya başladı. Ben de birkaç arkadaşımla beraber başlangıç alanında erkenden yerimi aldım.

Kamp alanı bu yıl daha iyi organize edilmişti. Başlangıç takı alanın tam ortasında konumlandırılmış ve orada bulunanlara yarışın içinde olduklarını hatırlatıyordu. Daha kısa mesafelerde yarışanlar, yarışı bitirdikten sonra bu alanda vakit geçirip, diğer koşucuların yarışı bitirmelerini izlediler.

Mutadım olarak her zamanki gibi başlangıç çizgisinin biraz gerisinde başladım. Elimde video kamera bir yandan çekim yaparken bir yandan da yarışa konsantre olmaya çalışıyordum. Daha önce yarışta video çekme işini Üsküdarda tecrübe etmiştim. Bu sebeple oldukça rahat hareket edebiliyordum ve bir problem yaşamadım.

Yarış saat tam yedide başladı. Başlangıç çizgisinden sonra daralan bir koridordan hızlıca ilerledik. Bu koridor bizi tam olarak koşmamız gereken istikamete döndürdü. Hızlı başlayanlar bu esnada genişleyen alanda; sağa sola geçip koşmaya başladılar. Ben bir süre daha kalabalığın içinde vakit geçirdim. Yarışmacıları videoya kaydedip birkaç görüntü almaya çalıştım. Ta ki onuncu kilometredeki ilk kontrol noktasına kadar kalabalık bir şekilde koştuk.

Zemin ilk kilometrelerde biraz yumuşak olsa da kalan parkur oldukça sertti. Yol ayakkabılarıyla koşmaya karar vermiştim ve çokta iyi yapmış olduğumu düşündüm. Geçen yıl bizi zorlayan su geçişi de bu yıl yoktu. Ayaklarım ıslanmamış ve rahat rahat koşabilmiştim. Islanmak problem değildi de tuzlu su kuruduktan sonra ayaklarımı tahriş edebiliyordu. Bu sebeple su geçişinin olmayışından bir hayli memnun oldum.

İlk kontrol noktasından durmadan geçtim. Birçok insan burada dinlenmek için durunca artık Tuz Gölünde yalnız koşmaya başlamıştım. Önümdeki koşucularla aramızda en az bir kilometre kadar mesafe olmuştu. Arkamdaki koşucularla aramızdaki mesafe daha azdı ama onlar bile zar zor görünür oldular. Gölün üstünde mesafeleri kestiremiyor ve koşucuları görmekte zorlanıyordum.

İkinci kontrol noktasına geldiğimde önümdeki birkaç kişiye yetiştim. Buradan bir bileklik aldım ve yola devam ettim. Bu bileklikleri, o noktalara gittiğimizin ispatı olarak dördüncü kontrol noktasına kadar yanımızda taşıyacaktık. Başka bir renkte ikinci bir bilekliği de üçüncü kontrol noktasından aldım ve bu bileklikleri dördüncü kontrol noktasına teslim ettim.

Dördüncü kontrol noktası yolun yarısındaydı. Yirminci kilometredeki bu noktada sularımı doldurdum ve oyalanmadan yola devam ettim. İsteyenlerin burada dinlenebileceği ve bir şeyler yiyebilecekleri gölgelikli bir alan burası. Ben kendimi iyi hissediyordum bu sebeple durmadım ve yola devam ettim.

Yol boyunca zemin bir daha hiç değişmedi. Sert ve kuru bir tuz tabakası üstünde koştuk. Zemine sağlam basabiliyordum. Ayağınız kesinlikle kaymıyor ve yol ayakkabısı da gayet iyi tutunabiliyordu. Zorlayıcı iki ana etken vardı; birincisi rüzgar, ikincisi Güneş. Rüzgar sert ve kuru esiyordu. Gözlük takmamış olsam muhtemelen gözlerimle problem yaşardım. Esen rüzgar yerdeki tuz zerrelerini havalandırıyor ve yüzünüze çarptırıyordu. Gözlük kullanmak bu sebeple hayati önem arzetmekteydi. Bunu geçen yılki tecrübemde öğrenmiş ve yarış öncesi hazırlıklarımı yaparken yazdığım “Sıcakta Koşarken Önemli Bazı Hususlar” isimli yazımda belirtmiştim.

Bu yarıştaki ikinci ana etken de Güneş. Aşırı sıcak bir havada; Güneş ışıkları hem üstten hem de yerden yansıyarak size vuruyor ve nefes alacak bir alan bırakmıyordu. Tabi gölgelenip dinlenecek bir yer de yok! İşi zora sokan da bunlar oluyor.

Her şeye rağmen yarışa devam edebildim. Hiç durmadan ve hızımı büyük oranda koruyarak yarışı tamamladım. Genel klasmanda 71 kişi içinden 8. oldum. 35-49 Yaş arası, gençlerden ayrı değerlendirildiği için bu kategoride 3. olarak hayatımda ilk defa kürsüye çıkıp kupa aldım. Bu benim için heyecan verici bir şeydi. İtiraf etmeliyim elim ayağım bir birine dolandı. Neyse ki bir aksilik yaşamadan kürsüye çıkıp indim.

Tören alanında hayatımın ilk kupasını elime almış fotoğraf çekilirken, adım tekrar anons edildi. Ne olduğunu anlamak için birkaç saniyeye ihtiyacım oldu. Bembeyaz olduğumu hissediyordum, resmen kanım çekildi. Ve neler olduğunu idrak ettiğimde ise şaşkınlık ve bir utanma duygusuyla başbaşa kaldım. Garmin Türkiye, katılımcılar arasında yaptığı bir çekilişte, bana bir Garmin Instinct model sporcu saati hediye etti. Hediyemi almak için tekrar podyuma çıktım. Şaşkınlıktan henüz kendime gelememişken bir kez daha podyuma çıkmak neler hissettirir hayal edin. Neyse ki süper pozitif insanlar beni karşıladılar ve durumun bir şekilde üstesinden gelmeme yardımcı oldular. Hediyeyi alıp kaçmaya çalıştığımı sonradan öğrendim. Ne yazık ki doğru düzgün bir teşekkür dahi etmeyi beceremedim. Bu bağlamda orada bulunan herkese canı gönülden teşekkürlerimi iletiyor ve aflarına sığınıyorum.

Ayrıca bu organizasyonu düzenleyen ve bu organizasyona destek olan tüm kişi ve kuruluşara da çok teşekkür ederim. Garmin Türkiye’ye de sevincimi ikiye katladığı ve hayatım boyunca unutamayacağım bir gün yaşattıkları için çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bu yazıyı okuyan siz değerli insanlar, sevincimi paylaştığınız için sizlere de çok teşekkür ederim…

Bilgilendirme: Bu organizasyon boyunca çektiğim video görüntülerinden hazırladığım kısa filmi https://www.youtube.com/watch?v=iOCoYdF7GCI adresinden izleyebilirsiniz.

Garmin Runfire Salt Lake Ultra Trail 40K 2019’ için 3 yanıt

Yorum bırakın